21 yaşındaki Amina; Türkiye’ye gelmeden önce, Halep'te ailesiyle birlikte yaşıyor ve okula gidiyordu. 2012 yılında savaş bölgelerine ulaşana dek, Amina’nın geleceğiyle ilgili hayalleri vardı. Köyüne saldıran militanların; evlerini bombalaması ve ateşe vermesinin ardından Amina; 2012 yılında, anne babası ve beş kardeşiyle birlikte, ülkesinden ayrılarak Türkiye'ye gelmiş ve yıllarca Gaziantep'teki bir kampta kalmış. Kamptaki zor koşullara rağmen, hayallerinden vazgeçmek istemediği için liseyi bitirene dek eğitimine devam etmiş. Ailesi, kamptaki hayatından daha iyi bir hayata sahip olacağını düşünerek onu evlendirmiş, fakat bunun bir hata olduğunu daha sonra anlamışlar. Amina hamile kalmadan önceki yıl birçok kez eşinden şiddet görmüş. Ailesini ziyaret ettiği bir gün Amina, telefonda tartıştığı kocasının yanına bir daha dönmemiş. Birkaç ay sonra, kızı Aya, sezaryenle  dünyaya gelmiş ve Amina’nın ailesi, onun ve bebeğinin sağlığını korumak için kamptan ayrılarak normal bir eve çıkmak zorunda kalmış. Amina'nın kocası, eve geri dönmesi için onu ikna etmeye çalışmış, fakat hamileliği süresince onu hiç arayıp sormadığı için Amina bu teklifi kabul etmemiş. "Ona dönmek istemiyorum, çünkü kızımı kaybetmek istemiyorum" diyor Amina, Boşandıktan sonra sürekli evde otruduğu için depresyona giren Amina, bir gün IOM'in kadınlar için açtığı dikiş nakış kurslarını duymuş. Bu kurslara katılmaya başladıktan sonra, kendini yavaş yavaş daha iyi hissetmeye başlamış. Amina, "Bu dersleri çok seviyorum" diyor. "Diğer kadınlarla birlikte iyi vakit geçiriyorum. Burada harika bir atmosfer var. Boşandıktan sonra girdiğim depresif ruh hâlinden, sanat sayesinde kurtuldum". Amina, şu an bağımsız bir kadın olmak istiyor ve dünyada herkesten daha çok sevdiği tek kızını desteklemek için bir iş bulmayı düşünüyor.